Yükleniyor...
Okumak istediğiniz hikmeti seçebilirsiniz.
Aşksız yürüyüp taat kılar Nâdân zahid,
Tuzsuz aş gibi taatinin mezesi yok,
Aşıkım deyip dava kılar yalan aşık,
Vallah-billah, gerçek aşıkın hevası yok.
Aşk ateşinde yakılıp-yanıp taat kıl,
Akil isen, ağlamayı adet kıl,
Geceleri donup, mihnet çekip, rahatı bırak,
Mihnet çekmeden sana yüce lütfu yok.
Halk içinde taat eyledin, hepsi riya,
Ey zahid, eylediğin işin hepsi heva,
Hiç faydası yok işbu taat, belki riya,
Böyle işe Hak’kın asla rızası yok.
Pinhan yürüyüp taat kıl, Hüda bilsin,
Göz yaşını derya kıl, rahmi gelsin,
Ondan sonra Hak derdine deva kılsın,
Ey dostlar, göz yaşının riyası yok.
Tesbih, tehlil işte bunların hevası var,
Tanla varsa yüz bin afet-belasi var,
Yaşdan olan bütün işin riyası var,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Kul olsan, Hak kahrından korkmaz mısın?
Her gece, seher Nedâmet deyip durmaz mısın?
Dergâhına yaşın döküp varmaz mısın?
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Çok Nâdânlar gözyaşının kadrini bilmez,
Hak karşısında gözyaşı gibi tuhfe olmaz,
Tesbih, tehlil gözyaşına denk gelemez,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Bu alemde Hak Mustafa ağlayıp geçmiş,
Ağlamaktan gözlerinin nuru gitmiş,
Ağlayı-ağlayı muradını hasıl etmiş,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Nice yıllar ağlayıp geçti Adem ata,
Ondan sonra rahmeyledi bakıp Allah,
Gözde yaşını kurutmadı Hak Mustafa,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Çok erenler ağlamaktan buldu murad,
Nice asi duasından buldu necat,
Yahşi bilsen, gözyaşıdır ab-ı hayat,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Yedi bin yıl o Ezâzil taat kıldı,
Mağrur olup taatine, heva kıldı,
Riya eyleyip dergâhından kovuldu,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Garib Mansur bir gece, seher çok ağladı,
Halin görüp erenler rahmeyledi,
Ondan sonra Kırklar bakıp şarab verdi,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Yarın olsa kıyamet günü, ey a dostlar,
Peyda olur türlü-türlü alametler,
Yüz bin kaygı, dağ u hasret, Nedâmetler,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
İşte o vakitte melaike ferman olur,
Evvel-ahir bütün halkı hazır kılar,
Bir-birinin, yahşi-yaman halin sorar,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Evvel başlayıp has kullardan ulemayı,
Alıb gelir dergâhına işte bunları,
Tanrım der: “Alıb geldiğin tuhfen hani?”
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
“Durmadan yürüyüp alimlerden ilim öğrendik,
Her ne bildiğimiz ilmimizle amel kıldık,
Ya Kadir a, ulu Zatını anlayıp bildik…”
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Allah dedi: “Kulum, bunu yalan dedin,
Ne zaman benim rızam için ilim öğrendin?
Yatsan-kalksan hazır idim, her iş kıldın…
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Söyler idin ilim öğrenip ulu olsam,
Halk içinde onca izzet-hürmet görsem,
Dünya yığıp yesem-içsem, oynayıp gülsem…”
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Ondan sonra şehidleri alıp gelir,
Dergâhına hepsi bakıp durur,
Alıp gelen tuhfen olsa getir, der,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
“Din savaşıp kafir ile vuruş kıldık,
Bazılarını öldürerek gazi olduk,
Bazılarını iman-İslam yola saldık.”
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Sonunda bırakmayıp kafir aldı canımızı,
Başı kesip yere döktü kanımızı,
Sarf eyledik hem yolunda malımızı…”
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
“Ey kulum, bu sözlerin hepsi yalan,
Gönül sırrını benden tutup olmaz pinhan,
Zahir-batın her işindir bana isyan,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Hallerini, bendelerimin, iyi bilirim,
Nerde olsan, senin ile hazırdırım,
Kalbindeki ne ki, kötüyü ben bilirim,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Söyler idin, kafir ile vuruş kılsam,
Vuruş kılıb gazi olup başını alsam,
Hakanların armağanını dolu alsam…”
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Ondan sonra alıp gelir zahidleri,
Tanrım der ki: “Alıp geldiğin tuhfen hani?
İzzet-hürmet ile tuttum men sizleri…”
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Zahid der: “Rızan için taat kıldık,
Tan atana dek namaz kılıp kıyam durduk,
Gece namaz gündüzleri oruçlu olduk…”
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Ne zaman taat kıldın benim rızam için,
Halk içinde izzet-hürmet görmek için,
Halkı yoldan çıkarıp malını almak için,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Ondan sonra zenginleri alıp gelir,
”Dünya malını o kadar sana verdim” der,
”Bana hani alıp getirdiğin tuhfen” der,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Zengin der: “Rızan için hayr kılduk,
Yemek verip yahşilerden dua aldık,
Fakir, miskin, yetimlerin halin sorduk…”
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Allah der: “Güzel, kıldın hayr ve seha,
Halk içinde kıldın hepsini, tümü riya,
Riya işi, vallah, kabul kılmam asla…
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
“İşitip, okuyup alim öğüdünü almadın,
Pinhan yürüyüp hayr ve ihsan kılmadın,
Dünyada hiç rızalığım bulmadın…”
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Ondan sonra gelir bütün divanelar,
Hak aşkında can ve tenden biganeler,
Didar arayıp her tarafa yönelenler,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Aşıkları dergâhına alıp varır,
Tümü Hakdan korkup yine ağlayıp durur,
Kadir İzim “tuhfen varsa getir” der,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Aşık der: “Tuhfemiz yok günahtan gayrı,
Kıldığımız daima cürm ve hatadır,
Lütfun ile af etmesen halim berbat,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Tamamı ağlayıp der: “Sen bilirsin,
İzzetin ulu, her ne eylersen, Sen edersin,
Lutf eylesen, yolsuzlara yol verirsin,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Hangi gün ki, bize aşkın düştü, aşık kıldın,
Anlayış ve firaset, aklımızı tümden aldın,
Keyfiyetin kadehini verip şaşkın kıldın,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Allah der: “Aşıklarım, doğru söylersiniz,
Benden korkup bağrınızı kan kıldınız,
Hasret kılıp, gözlerinden yaş döktünüz…”
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
”Göz yaşından bana iyi armağan olmaz,
Bundan yahşi dergâhıma hediye olmaz,
Meleklerin taatları denk gelemez…”
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Göz yaşını şişe üzerine koyup alır,
Melaikler gassal olup, onu yıkar,
Hak teala emri ile onu yıkar,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Gördünüz mü, melaikler, kulumu, der,
Bu aşıkdır, ben mâşukum, bilin, der,
Huriler karşı çıkıp ona selam eder,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Duydun mu, diye aşıklara nida gelir,
Kimi görsen şefaati sen kıl, der,
Gahi cennet, gahi arşa uçub konar,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Huri ve cennet Huda’ya arz eyler,
İşbu aziz kimdir, beyan eyle, der,
Bir saat ki bize konuk olsun der,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Nida gelir İlahımdan: “dostum” dedi,
Bağrı yanıp, yaşını döküp, çok ağladı,
Horlanma, üzüntü, meşakkati rahat bildi,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Ondan sonra Burak, hülle getirirler,
Başına tac, hülle, Burak bindirirler,
Tahtı cennet üzerinesi kondururlar,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Kul olsan, aşka kadem koymaz mısın?
Aşkdan ulu taat yoktur, görmez misin?
Hasret kılıb, bağrın ezip yürümez misin?
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
Kul Hoca Ahmed aşk derdinden dedi bunu,
Nice ulu kitablardan aldı bunu,
Hasret kılıp, ağlar idi gece-gündüz,
Ağlayıp yürü, göz yaşının riyası yok.
© Tüm hakları saklıdır. Hoca Ahmed Yesevî’nin Divân-ı Hikmet eserini günümüz Türkçesi'ne uyarlayan Dr. Hayati Bice'nin izni ile yayınlanmıştır. Herhangi bir suretle alıntı yapmak isteyenlerin yazılı izin istemeleri rica olunur. İçerik ile ilgili konularda hayatibice@hotmail.com adresinden iletişim sağlayabilirsiniz.